ÇOCUK VE ERGEN PSİKOLOJİSİ HAKKINDA HER ŞEY

ÇOCUK VE ERGEN PSİKOLOJİSİ HAKKINDA HER ŞEY

29.03.2016

Çocuklarımız İlkokul Öncesi (Anaokulu) Eğitime Kaç Yaşında Başlamalı?


  • Çocuklarımız okul öncesi eğtime 2,5-3 yaş arası günlük 1-2 saatlik oyun gruplarıyla başlayabilirler 3 yaşla birlikte de yarım gün ama çocuğun motivasyonu iyiyse tam günlük bir eğtimle başlayabilirler. Peki neden 3 yaş? Çünkü  çocuk 3 yaş öncesi okula gittiğinde belli bir olgunluğa ulaşmamış olur ve kurallara uymakta zorlanabilir bu da çocuğun gelişimini ve güven duygusunu olumsuz etkileyebilir.        
  • Çocuk bu yaşta kalemi kullanabilir,  Fırçayla boya yapabilir, makasla kağıt kesebilir, daire gibi şekilleri kopyalayabilir ve bu tür  etkinlikler yaratıcılıklarını ve diğer gelişimlerini destekler. Aynı zamanda tuvalet eğitimini artık tamamlamıştır. Oyunlarında  arkadaş edinmeye heveslidir. Artık anaokuluna gitmeye hazırdır.             
  •  Ev hanımı birçok danışanımdan çalışmayan bir anneyim buna rağmen çocuğumu anaokuluna göndermeli miyim? Sorusunu  duydum ve buna cevabım evet çocuğunuzu anaokuluna göndermekte büyük yarar görüyorum bu yaş çocuğu geleceğe daha iyi hazırlamak açısından önemlidir.  
Uzm. Psk. Nurdan BEŞEN


28.03.2016

ÖLÜMÜ ÇOCUKLARIMIZA NASIL ANLATABİLİRİZ?

             Ölümü çocuklarla konuşmak çok zor gelebilir ancak buna asla konuşulamaz bir konu gibi değil de hayatın bir parçası olarak bakmalıyız. Siz farkında olmasanız da aslında okul öncesi çocuklar günlük hayatta ölümle ilgili birçok şeye maruz kalırlar yani ölümün farkındadırlar. Anlattığımız masallardan duyabilirler, çizgi filmlerde görebilirler, bazen yol kenarında ölü bir kuş, böcek gibi şeyler görürler. Bazı çocuklar sahip olduğu ev hayvanını hatta aile üyelerinden birini kaybetmiş bile olabilir. Buna rağmen çocukların ölümle ilgili anlayamadıkları bazı yönler vardır. Örneğin, ölümün kalıcı olması gibi, ölen birinin bir daha geri gelmeyecek olması gibi...  
            4-5 yaştan itibaren ölümle ilgili soru sorması gelişim dönemi açısından çok normaldir. Aslında herhangi bir kaybı olmadığı, daha az endişeli olduğu bir zamanda ileride bununla daha kolay başa çıkması için ölümle ilgili konuşmak iyi bir fırsat olabilir. Ona için de bir hayvanını ya da aile üyesini kaybettiği hikayeler olan bir kitabı okumaktan çekinmeyin, izlediği çizgi film, okuduğu kitap üzerinden konuşun.

Kaybı Olan Çocuklarla Konuşma

Ne Zaman Açıklanmalı ve Kim Söylemeli: Mümkün olan en kısa zamanda durumu açıklayın, geciktirmenizin bir faydası olmaz. Aksi halde çocuk ortamdaki gerginliği, hüznü anlayacak ama anlamlandıramadığı için daha da gerilecektir. Bu açıklamayı duygusal olarak ona en yakın kişi yapmalıdır. Hayatında ilk kez göreceği doktor ya da psikolog değil.

Sorularından Kaçmayın: Kısa, basit cevaplar verin, küçük çocuklar aynı anda çok fazla bilgiyi idrak edemezler.  Ölüm nedenini hastalık vs. ayrıntılı anlatmak yerine ona fiziksel fonksiyonları açısından bedenin durumunu anlatabilirsiniz. Yani ; “... öldü ve bunun anlamı onun vücudu çalışmasını durdurdu, o artık yürüyemez, koşamaz, konuşamaz, bir şeyler yiyip içemez, herhangi bir acı hissedemez.”

Kendi Duygularınızı İfade Edin: Üzüntüyü yaşamak iyileşmenin bir parçasıdır. Acınızı derinlemesine anlatarak aşırı duygusallaşmayın ama bunu hiç konuşulmayan bir yasak haline de getirmeyin. Üzgün olduğunuzu, kaybettiğiniz kişiyi özleyeceğinizi, bazen yetişkinlerin de ağlamaya ihtiyacı olduğunu ama zamanla daha iyi hissedeceğinizi söyleyin. Siz anlamayacağını düşünseniz de o sizin ruh halinizin farklı olduğunu, normalden daha üzgün olduğunuzu anlayacaktır. Eğer siz hiçbir şey olmadığını söyleyip olanı saklarsanız, onu daha da endişelendirirsiniz. Açık olup konuşmak daha iyi hissettirecektir.

Üzüntüsüne Anlayış Gösterin: Çocuğunuzun üzülmesine aşırı tepki göstermeyin, normal karşılayın. Acısını anlayın, sarılın, saçını okşayın, öpün, fiziksel temas kurun. Çocuğunuzla daha fazla zaman geçirin. Onu sevdiğinizi, hep yanında olduğunuzu, istediği zaman konuşabileceğinizi söyleyerek destek olun. Resim vb. aktiviteler yapması ve gerginliğini üzerinden atması için yönlendirin. Bunlar çocukların duygularının üzerine çalışması için en iyi yoldur. Yetişkinler üzüntülerini anlatarak, paylaşarak rahatlar, çocuklar da oyun oynayarak...

Şu Sözleri Kullanmayın: “Ebedi uykuya yattı”, “Uyuyor” gibi sözler kafa karıştırır. Sizin de uyuduğunuzda  ya da kendi uyuduğunda öleceğini düşünebilir. “Gitti ve bir daha gelmeyecek” sözü, bir yere gittiğinizde gelmeyeceğinizi düşündürebilir. “Gökyüzünde seni izliyor” gibi soyut tanımlamaları anlaması mümkün değildir, bu da kafa karıştırıcı olacaktır. Olası ölüm nedenini mümkün olduğu kadar basit bir şekilde anlatın.  Örneğin; “Deden çok yaşlıydı ve onun vücudu artık çalışmıyor” gibi... Eğer ölen kişi önceden hastaysa ve çocuğunuz da bunu biliyorsa onun ya da sizin de hastalandığınızda öleceğiniz anlamına gelmediğini anlatın. Çünkü okul öncesi çocuklar hastalığın birçok çeşidi olduğunu anlamayıp grip olduğunda öleceklerini düşünebilirler. Bunu anlatın ve anladığından emin olun.

Ölümden Sonrasını Anlatırken Dikkatli Olun: Ölümden sonrasını anlatmak tabi ki inancınıza göre farklılık gösterecektir. Burada Allah ve cennet kavramlarıyla ilgili açıklama yaparken dikkatli olmalıyız. Örneğin; ölen kişi için “O şimdi çok mutlu çünkü cennette” derseniz; siz bu kadar üzgünken, o nasıl mutlu olur bunu anlamayacaktır. Eğer “O çok mutlu, çünkü Allah onu yanında istedi” derseniz; ya beni de isterse, burada kalamaz mıyım, annemi babamı göremeyecek miyim, şeklinde düşünecek ve kaygılanacaktır. Şöyle demek daha doğru olacaktır:  “Onu özlüyoruz, yanımızda olmaması üzücü ama onun cennette olduğunu bilmek bizi mutlu ediyor”.
 
Çeşitli Reaksiyonlara Hazır Olun: Çocuklar sevilen birinin ölümünden sonra sadece üzüntü duymazlar, öfke veya suçlu da hissedebilirler. Öfkesini size hatta ölen kişiye yöneltmesi sizi şaşırtmasın. Evdeki gerilime bağlı olarak öfke nöbetleri de yaşayabilir.

Tekrarlara Hazır Olun: Çocuğunuzun ölümle ilgili aynı soruları tekrar tekrar sormasına hazır olun. Bunu ölümün kalıcı olduğunu tam olarak anlamak için yapar ve normaldir. Çocuğunuzun farkındalığı arttıkça, bilinci geliştikçe yeni soruları olacaktır. Telaşa kapılmadan, sabırla cevap verin, ilk seferde anlatamamanız çok normaldir.

Cenaze Töreni: Okul öncesi çocuklar cenaze törenleri için hazır olmayabilir. 6 yaş üstü çocuklar katılabilirler ancak istemiyorsa asla zorlamayın. Ve gitmeden önce neler olacağını anlatın. Herkesin ağlayacağını, nasıl bir ortam olacağını vs. Okul öncesi(0-6 yaş) çocuğunuzla somut şeyler yapabilirsiniz, vefat eden kişiyi anmak için bir resim yapmak vb...

Evcil Hayvanının Ölümünü Küçümsemeyin: Bu muhtemelen çocuğunuzun ölümle ilk karşılaşması olabilir. Ölen onun ilk oyun arkadaşı, kendini çok yakın hissettiği bir canlıdır. Onu beslemiş, bakmış hatta büyüdüğü için kendisiyle gurur duyuyor olabilir. Bu nedenle acısına saygı duyun. “Üzülme, üzülecek bir şey yok” demeyin, üzüntüsünü anladığınızı gösterin.

Hayatının Normale Dönmesi İçin Elinizden Geleni Yapın: Günlük düzenine ve faaliyetlerine dönmesi için çabalayın. Yeme-içme zamanı, uyku zamanı normal düzeninde devam etsin. Anaokuluna gidiyorsa en kısa sürede devam etsin, arkadaşlarıyla olmak düzenine devam etmek ona iyi gelecektir. Başta onun için kolay olmayabilir ama zamanla daha iyi hissedecektir.


Mükemmel Olmaya Çalışmayın: Eğer ölüm yüzünden çok üzgünseniz hiçbir şey yokmuş gibi davranmayın. Çocuğunuzun önünde ağlamanızın bir sakıncası yok. Üzgün olduğunuzu ama zamanla iyi olacağınızı söyleyin. Akrabalarınız ya da arkadaşlarınız yardım edebilir ama unutmayın çocuğunuza en iyi siz yardımcı olursunuz.

Ergenlik Dönemi Çocuklarıyla Konuşmak: Ergenlik dönemiyle birlikte ölüme bir felsefi ilgi vardır. Bu bazen tehlikeli olabilir. Özellikle ana-baba kaybı gibi yakın kayıplar... Onlarla daha ayrıntılı konuşup duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için destekleyin, cesaretlendirin. Düşünceleriyle ilgili yargılamayın.

Yardım Alın: Kaybı olan çocuğunuz başa çıkma konusunda zorluk yaşıyorsa; örneğin, uyku sorunu yaşıyorsa, korku, kaygı, parmak emme, alt ıslatma, anne-babadan ayrılmak istememe, öfke nöbetleri, dikkatte azalma, okula gitmede isteksizlik, sebepsiz karın ağrısı, sebepsiz mide bulantısı gibi şikayetler gözlenebilir. Bu huzursuzluk halinin 1 ay devam etmesi durumunda bir uzmandan yardım alınmalıdır.


            Bu konuyla ilgili soru ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar.



Uzm. Psk. Nurdan BEŞEN

15.03.2016

TERÖR OLAYLARINI ÇOCUKLARINIZA NASIL ANLATIRSINIZ?

    Yetişkinler olarak ülkemizde ve dünyada yaşanan terör olaylarından nasıl etkileniyorsak çocuklarımızında etkilenmesi kaçınılmaz. Bunu konuşmamak, olmamış gibi davranmak çocuğunuza bir yarar sağlamaz. Tam tersi konuşarak onu rahatlatabilirsiniz. Çocuğunuzun bilmediğini düşünebilirsiniz onlar bunu açıkça söylemiyor olsalar da olan biteni duyuyor ve bizlerden daha çok endişe duyuyorlar. Peki yetişkinler olarak bu saldırıları kendimize bile tam olarak açıklayamıyorken çocuklarımıza bunu nasıl anlatabiliriz?



1)Çocuğunuza ne duyduğunu/bildiğini sorun: Televizyondan duymasa bile diğer çocuklardan mutlaka bir şeyler işitecektir. “Ülkemizde olan üzücü olayla ilgili bir şeyler duymuş olabilirsin merak ediyorum neler biliyorsun?”  konuya giriş cümleniz olabilir. Bırakın kendi cümleleriyle neler bildiğini anlatsın. Ve neler hissettiğini. Eğer duyduğundan emin değilseniz sadece günü nasıl geçti normalden daha üzücü, korkutucu bir şey oldu mu diye de sorabilirsiniz. Bunları konuşmaktan çekinmeyin yaşıtlarından duyduğu yanlış bilgilerle daha da korkmadan müdahele edin. Olayla ilgili açıklama yaparken ayrıntılı bir şekilde anlatmanıza gerek yok kısa ve net olun. “Bir patlama yaşandı ve bunun şiddetinden bir çok insan zarar gördü” gibi bir açıklama yapılabilir.

2)Sakin olun: Burda önemli olan sizin ne kadar üzgün olduğunuz değil onun ne hissettiği. Çocuklarınız ne hisettiğinizi hemen anlayacaktır. Şu an üzgün olduğunuzu ama zamanla daha iyi olacağınızı söyleyebilirsiniz.

3)Duygularını kabul edin: Çoğu çocuk nasıl hissettiğini anlatır. Üzgün, korkmuş, mutsuz, öfkeli vb... Ne hissettiğini sorun ve duygusunu ona yansıtın. “Korkacak ne var aman sende” gibi şeyler söylemeyin. Duygularını yargılamayın ve kabul edin “canım üzgün(korkmuş...) olman normal, çünkü olan şeyler gerçekten üzücü değil mi?” diyebilir onu rahatlatabilirsiniz. Bazı çocukta ne hissettiğini söylemeyebilir anlatması konusunda baskı yapmayın. İsterse konuşabileceğinizi söylemeniz yeterli. Bu çocuklarla resim çalışması yapabilirsiniz, duygularını yaptığı resme aktarması onu rahatlatacaktır.

4)Dürüst olun: Çocuklar güvende olmak ve korunmak isterler. Başına bir şey geldiğinde ne kimi aramalı ne yapmalı anlatın. Acil durum planınızdan bahsedin. Acil durumda size nasıl ulaşabilir, eve nasıl ulaşabilir...vs planlayın. Çevrede kötü insanlar olduğu gibi güvenliğimiz için çalışan iyi şeyler olması için çabalayan yetişkinlerinde olduğunu bilmek onu rahatlatacaktır.

5)Travma ya da kayıp yaşamış çocuklara ya da gençlere dikkat: Bu çocuklar daha çok etkilenebilirler. Daha önce kayıp yaşamış çocuklarda güncel olaylarla ilgili büyük reaksiyon verebilirler. Kabuslar görebilirler, mide ağrıları gibi bedensel şikayetler de yaşayabilirler. Bu  çocuklara daha fazla destek olmanız gerekebilir hatta şikayetleri azalmazsa bir uzmandan yardım almanız daha iyi olacaktır.

6)Günlük rutininizi bozmayın: Çocuklar belli bir rutin içinde daha güvende ve iyi hissederler. Günlük düzeniniz, kaygı ve belirsizlikle uğraşırken, onu onu meşgul edecektir.

7)Küçük çocukların (okul öncesi yaştaki çocuklar) televizyonda veya video rahatsız edici görüntüleri izlemesine izin vermeyin: Özellikle küçük yaştaki çocuklarınız etrafınızdayken siz de izlemeyin, anlamayacağını, duymayacağını düşünüyor olabilirsiniz ancak çocuğunuz ilgilenmiyor gibi gözükse de bunu anlayacaktır. Bu yaştaki çocuklara anne babaları olarak onların yanında olduğunuzu ve çok sevdiğinizi söylemeniz güvende hissetmelerine yardımcı olacaktır.


8)Lise çağı çocukları için: Onlarla  bu konuyu konuşmak için zaman ayırın. Olayları daha derinlemesine takip ediyor olabilirler daha açık konuşabilirsiniz. Bunu yaparken sakin rahatlatıcı bir tonda konuşun. Son olarak; çocuklarımıza düşmanca  düşünceler geliştirmelerine neden olacak, şiddet hissedecekleri duygu ve düşünceleri aşılamaktan kaçınmalıyız. Olan bitenden haberdar ederek, olayların detayları hakkında onların gerçekten bilgilenmelerini sağlayarak, ileride kendi görüşlerini geliştirmelerine yardımcı olmalıyız.


Uzm. Psk. Nurdan BEŞEN

12.03.2016

Bebeğinizi Ne Sıklıkla Kucağa Almalısınız?




            Öncelikle bebeğinizi kucağa alırken başını geriye düşmesin diye mutlaka destekleyin, diğer elinizde de poposunu ve belini arkadan destekleyerek kaldırın. Her bebeğin kucağa alınma gereksinimi farklıdır. Kucakta olmayı çoğu bebek sever.  İlk yıl, bebeğin temel güven duygusunun geliştiği dönemdir. İstediği zaman kucağa alınması ilerde daha kolay huzurlu ve uyumlu olmasını sağlar. Bebeği ağlatmak yerine kucağa alıp sakinleştirmek neden ağladığını anlamaya çalışmak daha uygundur.

Uzm. Psk. Nurdan BEŞEN

Bebeğinizle Sokağa Ne Zaman Çıkarabilirsiniz?

  •  Bebek 40 günlük olmadan dışarı çıkılmaz görüşü bilinenin aksine doğru değildir. Havanın güzel olduğu zamanlarda bebeğinizi yedinci günden itibaren sokağa çıkarabilirsiniz. 
  • Çok soğuk havada ya da kar yağarken dışarı çıkılmamalı inanışı da doğru değildir. Bebek uygun giydirilirse çok soğuk havalarda ve yağmurda bile dışarı da vakit geçirebilir. Uygun giydirmek kaydıyla kötü hava yoktur. Hatta düzenli olarak dışarı çıkan bebek daha huzurlu olur bu anneye de iyi gelir. 
  • Dışarı çıkarken soğuk havalarda bebeğinizi kendinizden 1 kat daha fazla, sıcak havalarda kendiniz gibi giydirebilirsiniz.



Uzm.Psk. Nurdan BEŞEN

Bebeğin Günlük Beslenme ve Temizlik Düzeni Nasıl Olmalı?

           

 Her bebek belli bir düzen sever. Bu onlara daha güvende hissettirir. Bebek ilk hafta eve geldiği gibi kabaca bir düzen kurmaya başlayabilirsiniz, örneğin ağlayarak uyandığında beslemek sonrası gaz çıkarma, arada bezini değiştirmek ve tekrar beslemek gibi. Sonrasında biraz aktivite, yaşına uygun oyun ve yorulunca uykuya yatırın. Bu düzeni oluştururken saatin önemi yok yetişkin gibi düzenli olmasını beklemeyin. Önemli olan sıralamadır. Hep aynı sırayla yaparsak bebeğiniz bir sonrasında ne olacağını tahmin eder. 
            Bebek büyüdükçe günlük ihtiyacına göre yeni rutinler eklenebilir: her gün parka gitmek, gece uykusu öncesi banyo yaptırmak gibi.


Uzm.Psk. Nurdan BEŞEN

Bebeğimin Altını Ne Sıklıkla Değiştirmeliyim?


  1. Pişikten korumak amacıyla her iki saatte bir düzenli olarak değiştirmek doğru olandır. Kulağa çok geliyor olabilir ama sık sık bez değiştirmek zorunda kalmanız bebeğinizin gıdasını bolca aldığını ve onu olması gerektiği gibi sindirdiğini gösterir. 
  2. Yeni doğanların mesane kasları henüz gelişmediğinden idrarı tutamazlar doğalısıyla  sıklıkla daha sık çiş ve kaka yaparlar
  3. Dördünce aydan sonra 2-4 saatte bir değiştirmek uygundur. Bebeğin pişiği yoksa gece uykusunu bölmemek için uykuda bez değiştirmeyin.
Uzm. Psk. Nurdan BEŞEN